16.7.09

bi koku mu var?

kendimi denize güneşe adadım, blog'u açmamla buram buram entellik kokuverdi.
oh be dedim.
içim açıldı.
yok yok, şaka yaptım.
deniz güneş güzel.

muhteşem yazılarımla yakında döneceim, bu arada siz şununla idare edin.
ayşe arman'dan tis-kin-iyor-uz.
kendisine sevgili kuzenimden geliyor:
stupidity.

15.7.09

Böyle Buyurmuş Bir Zerdüşt - 3



"Gerçeküstücülük, nesnelliğin insanlardan esirgediklerini geri toplamaktır."
Theodor Wiesengrund Adorno

Böyle Buyurmuş Bir Zerdüşt - 2



"odandan çıkman gerekmez,masanda oturmaya devam et ve dinle...
dinleme bile,sadece bekle... bekleme bile,
gerçekten sakin ve yalnız ol
dünya özgürce sunacaktır kendini sana...
maskesinden sıyrılmak için başka seçeneği yok
huşu icinde yuvarlanacaktir ayaklarının dibine..."
Franz Kafka

Böyle Buyurmuş Bir Zerdüşt - 1



A picture lives by companionship, expanding and quickening in the eyes of the sensitive observer. It dies by the same token.
Mark Rothko

7.7.09

6 Ocak 1946- 7 Temmuz 2006.



koleksiyoncu kafası.


Ankara'da neler oluyor araştırmalarımın ikinci ve sonuncusunda -cünkü ankara'da pek de bişey olduğu yok, ben de bodruma gitmeye karar verdim- Ankara Kalesi'ne gittim. Kalenin en güzel yanı, mükemmel antikacı dükkanları ve ucuza keçe bulma imkanı.

Gündelik hayata saygımız sonsuz, bakın gündelik hayattan neler öğrendik bugün:

Bir antikacı dükkanına girdik. 3 tane yavru kedi vardı ve başlarında onlara göz kulak olan bir büyük kedi. Ben eski bir kutuya gözümü dikmiş bakarken -küçücük bir kutu, üzerinde bisiklet bakım kutusu yazıyor, yani tam bir "parça" (kutunu üzerinde durmamın bir nedeni var, dikkat.)- annem yavru kedilerden birinin kuyruğuna bastı ve kedi bir feryat kopardı. Bunu duyan büyük kedi taa uzaklardan kosup geldi, önce yavruya baktı, sonra gelip anneme kızdı, en sonunda da yavru kediyi bacaklarının arasında saklayıp rahatladı. Dükkanın sahibi ise şu açıklamayı yaptı: gerçek anneleri değilmiş meersem.



ikinci anektod ise, bir kedi vidyosu sevimliliğinden biraz daha ötede;
Mevzubahis kutuyu aldım ben, ve amca şöyle bir şey dedi: "şurada baykuş figurleri koleksiyoncusu bilmemne amca varya, o cok istemişti bu kutuyu, fiyatta anlaşamadık, gecerken uğra da hava atarsın."

Sonra baykuşcu amcanın yanına gittik, inanılmaz bir koleksiyonu var. koleksiyonculuk üzerine derin bir sohbete daldık (hep şu uslupla yazmak istemişimdir). 30 senedir baykuş figurleri topluyormuş, mimar sinan grafik mezunu. kurtuluş'ta oturmuş o da zamanında.
velhasıl kelam, koleksiyonculuğun ne kadar hayat dolu bişey olduğundan, hayatın oyunculuğundan vs konuşurken, adamcağız bi baykuş figuru üzerinden bak bu beni ne kadar cok uğraştırdı diyerek, bişeyi çok çok istersen olur fln gibi bişeyler söyledi. (the secret kafası değil yahu, samimiydi çok.)
Tam tükkandan cıkmak üzereydim ki, döndüm dedim bakın ben bu kutuyu aldım yan dükkandan. Adam meğersem öyle seviyormuş ki, yaa dedi onu sen bana versen, ben burdan başka bir kutu versem olur mu? Olur dedim, başka bi kutu aldım. Çıkarken bir de baykuş anahtarlık hediye etti bana.

ne güzel lan, dedim.
aynen böyle.

6.7.09

Yılan ve Cüceler


Evde canınız sıkılırsa, ve yanınızda kafası saniyede 1000 devir yapabilen arkadaşlarınız varsa; hiç durmayın: elinize geçirdiğiniz bazı nesnelerle bir hikaye uydurun.
Önemli olan teknik değil, fikirdir.
Bebek kafası, işte bu yüzden iyidir, kaygısızdır ve mutluluk doludur.